Selam Türkiye’nin çılgın pole’cuları, nasılsınız bu aralar? Dövizin roketle uzaya fırlamasından pek dertlisiniz gibi görünüyor. Beni stüdyo sahibi ve pole üreticisi olarak en çok endişelendiren şey çeliğe gelen zam açıkçası! Trump, zam yapacak başka metal bulamadın mı kanka? Neyse ki pirinç bu durumdan etkilenmemiş gibi duruyor, rahat bir nefes alabiliriz.
Bu yazımda sadece kıyafetlerden değil, genel olarak kapitalist bakış açısının ve sosyal medyasının pole’cu yaşamını nasıl etkilediğinden, önlem olarak neler yapabileceğimizden bahsedeceğim.
Her şeyden önce şunu hatırlayalım ki, pleaser olmadan da özel pole donu giymeden de pole yapılır, hem de çok güzel yapılır! Eskiden pleaser mı vardı karşim?
Girizgahı pole ünlülerinin konuya olan katkılarını gözden geçirerek yapmak istiyorum. İnstagram feed’imizde çokça yer kaplayan bu insanların giydikleri neredeyse hiç bir şeye para vermediklerini biliyor muydunuz? Temsilcisi olsalar da olmasalar da, reklam için mükemmel alanı bulmuş olan markalar, ünlülere sürekli hediye ürün gönderiyorlar. Yine aynı ünlüler, o dağ tepelerinde ve çöllerde çekildikleri muhteşem fotoğraflar için de para vermiyorlar çünkü pole fotoğrafçıları için yine muhteşem bir PR mecrası konumundalar. Sen, ben gibi insanlar ise bu durumu bilinçaltında sanki dünyanın en normal düzeni gibi algılamaya başlıyoruz bir süre sonra.
“Tabii ki yani her post’ta başka bir şey giymem lazım, en son 2 hafta güzel fotoğraflar çektim, çok ihmal ettim feed’imi!”
Hadi canım, gerçekten mi? Hangi ara hepimiz Olga Koda olduk yahu?
Ayrıca neden estetik algımızı bir başkasının belirlemesine izin veriyoruz, onu da anlamıyorum. Farkında olmadan kendi like’lama standardımızı da başkalarının estetik algısına göre mi ayarlıyoruz acaba? Aynı komboyu normal bir şort ve üst ile yaptığımda aldığım layk ile özel olarak kombinlenmiş fashionista halimle aldığım layk arasında ciddi bir fark var. Şimdi neyi layk’lamış oluyoruz tam olarak? Layk nedir ayrıca, değerimizin karşılığı olan sanal para birimi mi? Siz bunu biraz düşünürken ben bu sorunun çözümüne geçeyim.
Her ne kadar bir süre bütçemize ciddi zarar vermeden alış veriş yapamayacak olsak da, yeni şeyler giymeye devam edebiliriz. Arkadaşlarımızla artık çok da bizi heyecanlandırmayan eşyalarımızı takas usulü yenileyebilir, bunu bir ev toplaşması mini parti haline dönüştürüp çok da eğlenebiliriz.
Yaratıcılığımızı – veya yaratıcı olan arkadaşlarımızı – ve el becerilerimizi konuşturarak eski kıyafetlerimizi başkalaştırabilir, pleaser’larımızı simlere tüylere bulayarak tarzımızı konuşturabiliriz. Ben o işlerden hiç anlamam demeyin, bir deneyin. Bu devirde her şeyin youtube tutorial’ı var!
Gelelim esas konuya; pole’da moda anlayışı ve tüketici bakış açısı sadece kıyafetlerle sınırlı kalmıyor, maalesef antrenmanlarımıza da yansıyarak gelişimimizi biz farkında olmadan negatif etkiliyor. İnstagram camiasında her hafta yeni trick’ler mantar gibi bitiveriyor, aklımızı durmadan moda hareketler çeliyor. Her antrenmanda derste öğrendiğimiz teknik hareket ve komboları çalışmaktansa, gördüğümüz hareketleri çalışmaya başlıyor, hatta hocalarımıza bize onları öğretmesi için baskı yapıyoruz. Peki her antrenmanda yeni bir şey çalışmanın (o da instagrama fotoğrafını koyacak kadar bu arada) uzun vadede gelişimimize olan negatif etkisini hiç düşünüyor muyuz?
Gerçek öğrenmeyi anlamak için “yeterlilik” teorisindeki 4 öğrenme aşamasına hızlıca bir göz atalım, sonra konumuza geri dönelim:
- Unconcious Incompetence (Bilinçsiz yetersizlik) : Daha stüdyoya il adımızı attığınız ve neyi bilmediğinizi bile bilmediğiniz o tatlı pole bebesi aşamasıdır.
- Concious Incompetence (Bilinçli yetersizlik) : Yapamadığının farkında olan ama bu konuyla ilgili ne yapacağını henüz bilememe aşamasıdır. Kişinin kendisi ve becerisiyle alakalı olumsuz yargıların oluştuğu ve çoğu kişinin vazgeçtiği noktadır. Beginner 2 lerde ilk başladığınız sınıftan kimseciklerin kalmadığını fark ettiğiniz oldu mu hiç?
- Concious Competence (Bilinçsli Yeterlilik) : “Yapabildiğimin farkındayım ama yapabilmem için konsantre olmam lazım” aşaması. Hareketleri düşünerek ve hatırlayarak, önce kafanızdan geçirerek veya videoya bakarak yapageldiğiniz aşama. Gerçek öğrenmenin tohumlarının artık yeşillenmeye başladığı tatlı anlar.
- Unconcious competence (Bilinçsiz yeterlilik) : “Bu hareketi o kadar çok yaptım ki artık uykumda bile hatasız yaparım, pole’un altında ateş yanıyor olsa bile tınmam” özgüveninin geldiği, hareketlerin kendiliğinden minimum eforla aktığı aşamadır. Hocalarınızın gösterdiği kombolara ağzı açık bakıyor olduğunuz anlarda, bu seviyeye şahit oluyorsunuz. Gerçek öğrenmenin dayanılmaz hafifliği!
Yani neymiş, gerçek öğrenme dediğimiz mitolojik seviyeye ulaşmak için bir hareketi binlerce (en az!) tekrar edip yüzlerce kere kombolamak gerekiyormuş. En yorgun olduğunuz anda bile hiç düşünmeden istisnasız mükemmel şekilde yapabildiniz trick’ler, cebinizdeki tek trick’lerdir arkadaşlar.
Yazının bu aşamasında sizi 5 dakikalık saygı duruşuyla beraber “cebinizde” diyebileceğiniz bütün trick’lerin listesini çıkarmaya davet ediyorum. Bu listeyi gerçekçi ve kendinize dürüst olarak yaparsanız, ortaya çıkan listenin pek de uzun olmadığını ve sizin 2 seviyeniz altında hareketlerden oluştuğunu görebilirsiniz.
Panik olmayın, bu durum çok normal! Eskiden, daha az hareketi çalışacak daha fazla zamanınız vardı, şimdi ise durum biraz karmaşık. Neyse ki antrenmanlarınızı sadeleştirip, tekniğinizi ve hakimiyetinizi arttıracak bir formül mevcut. Bu formül ile yeni hareket çalışmayı bırakmak yerine (çünkü bedeninizi düzenli olarak konfor alanından çıkarmak da gelişmenin önemli bir parçası) enerjimizi ve zamanımızı daha efektif olarak yönlendirebilirsiniz.
Dipnot: Bu formül haftada 1-2 derse gelen ve haftada 1-3 kendi antrenmanını yapan, henüz beast olmamış pole’cular içindir. Haftada 5-6 antrenman yapan delilerdenseniz – misal Deniz Ardalı, Melek Tuncer, bendeniz… – tabii ki yeni hareket öğrenme bölümünü gönlünüzce arttırabilirsiniz. Yine de eskilere dönüp cilalama yapmanızı tavsiye ederim, nitekim öğrencilere gösterilirken unutmuş olduğunuzu fark edebilirsiniz bir gün. Bizzat başıma geldi…
Sihirli Formül :
- Isınma: 20 dk
- Yeni/moda hareket: 10 dk
- Henüz yapılamayan zor/yorucu hareket (nemesis) : 10 dk
- Eski hareket/kombo temizleme: 30 dk
- Yeni hareket tekrar: 5 dk
- Kondisyon/Soğuma: 15 dk
Bu formül 1 buçuk saatlik bir antrenman süresi için düzenlenmiştir, orantıyı bozmadan arzu edilen ölçüde uzatılıp kısaltılabilir. Bence konuyu anladınız. Dövize çözüm getiremiyor olabiliriz ama Pole yolculuğunuzun en güvenli, efektif ve eğlenceli halde ilerlemesi için elimizden geleni yapıyoruz efendim .
Hayırlı antremanlar.